Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hiçlik

  Nisan ayının buğulu günlerindendi. İri kayaların denizi durdurduğu sahilde, bol zamanımın dakikaları üzerinde dans ederek yürüyor; sık sık durup aramıza girmiş kayaların ötesindeki dingin denizi seyrediyordum. Bu sahili bilirim. Sonbaharın bitimiyle tüm kış öfkesinden yanına yaklaşılmaz. Kayalara çarpan öfkesiyle homurdanırken, avına uzanan canavarın pençeleri gibi dalgalarını kıyıya uzatır.   “O öfkeli canavar şimdi derin sularda dinlenmeye çekilmiştir. “ diye aklımdan geçirdim. İskeledeki yalnız bankta oturan yaşlı adama gözüm ilişti. Yaşadığı uzun yılların şahidi ak saçları hafif rüzgârda dalgalanıyor, dağılan saçlarını kayıtsızlıkla her seferinde düzeltirken gözlerini diktiği noktadan ayırmıyordu. Uyuyan canavara bir şeyler mi fısıldıyordu? Yoksa denizden beklediği biri mi vardı? Sevdiği birini deniz mi almıştı? “Kim bilir bu uzun hayata kaç hikâye sığdırmıştır.” diye mırıldandım. O ana kadar rotasız gezinen ayaklarım beni iskeleye taşıdı.   Yarım kalkan kaşın arkasındaki bakışı