Sevgili Oğlum
Sevgili Oğlum Ahmet Ferid,
Evden ayrılalı
fazla bir zaman geçmedi. Fakat geçen bu kısa zaman, bana hayatımdaki yerinin
büyüklüğünü göstermeye yetti. Evden bu kısa ayrılışın, sende nasıl duygular
uyandırdığını bilemem. Umarım ki geleceğe dair kurduğun hayallerin, ideallerin ve
planların yanında bana mütevazı bir köşenin ötesinde yer ayırmıyorsundur.
Kurduğun büyük hayallerin arasında bana vereceğin mütevazı, küçük bir yere inan
seve seve razıyım. Sakın bu dediklerimi senden vazgeçtiğim şeklinde yorumlama.
Ya da duygularını yokladığında bu kısa ayrılışın sende bendekine benzer sarsıcı
bir etki uyandırmadığına bakarak sevgimin karşılıksız kaldığını düşünüp de mahcup
olmayasın. Baba oğul ilişkisinin gözlerden uzak doğasındaki gizli bir gerçektir
bu. Ben geçmişi temsil ederken sen geleceği temsil etmektesin. Ben yüzümü sana
döndürmüşken sen yüzünü, olması gerektiği gibi, geleceğe döndürmüş
bulunmaktasın. Hiçbir baba oğlunun kendisine takılıp kalmasını, öteye
geçmemesini arzu etmez. Babalık, kenara çekilip, oğula yol vermektir. İnan bunu
da gururla, övünçle yapar. Şunu da itiraf etmeliyim ki bu süreç çoğu zaman
sancılıdır. Baba, biricik kahramanı olduğu oğlunun göz bebeğindeki yerinin her
geçen gün sönükleştiğini fark ettiğinde içgüdüsel ilk tepkisi, süreci tersine
çevirmeye çabalamasıdır. İçinde, derinlerde bir ses babasının da benzer bir
süreç sonunda kendisine özgür bir birey olma yolunu açtığını söylese de kendisi
için mevcudun olduğu gibi devam etmesini arzular. Fakat bu arzu her zaman
babalığın özünde taşıdıklarına yenik düşer. Bu yönüyle babalık, duygusal
sancıları yoğun bir öğrenme sürecidir ki biricik evladını paylaşma ve payına
düşenle yetinmeyi öğretir babaya. Baba için duygusal çalkantıları nedeniyle
hayli zor olan bu sancılı öğrenme süreci, kesintiye uğramadan sürdürüldükçe sürecin
babaya yaşattığı terk edilmişlik/ kenara itilmişlik duygusunun yerini olgun bir
kabulleniş, gurur ve övünç alır. İşte babalığın en büyük payesi olan bu olgun
kabulleniş yüzündeki derin çizgilerde, ağaran saçlarında ve gündelik olanın
ötesine bakabilmeyi öğrenen bakışlarında kendine yer bulur babanın.
Yazdıklarım
sakın seni kederlendirmesin. Dediğim gibi bu benim övüncümdür. Hayallerine
sarıldıkça, ideallerinin peşinde koştukça emin ol ki, övüncümü ve kıvancımı
artırmaktasın. Benim uzanamadığım dallara uzandığını görmem, benim gidemediğim
topraklara adım atman ve benim ulaşamadığım dimağlarda iz bırakman bana
verebileceğin en değerli hediyedir. Sen hayallerinin peşinden koş. Şunu bil ki,
ne zaman “baba” desen “efendim oğlum” diyeceğim, ne zaman elini uzatsan elimi
bulacaksın, ne zaman bana baksan sana tebessümle baktığımı göreceksin, ne zaman
“baba sana ihtiyacım var!” dersen beni yanında bulacaksın ve tabii nihayet ne
zaman beni hatırlasan seni ne kadar çok sevdiğimi duyacaksın içinde.
Mektubumu
sahip olmaktan hep gurur duyduğum yegâne payemle imzalıyorum.
Selam ve
sevgilerimle
Baban
Yorumlar
Yorum Gönder