İnsanın Arka Kapısı
Bildiğimizi ne kadar ve nasıl biliyoruz?
Örnek olarak nükleer reaktörler hakkında sahip olduğumuz fikrin kaynağını hiç
sorguladınız mı? Nükleer santrallerin ne kadar güvenli olduğunu veya güvenli
olmadığını nasıl biliyoruz? Eğer nükleer fizik doktoranız yoksa, nükleer
santral inşaat teknolojilerini bilecek mühendislik formasyonunuz yoksa ve
nükleer santralde uzun süre çalışmışlığınız yoksa, nükleer santrallerin ne
kadar güvenli olduğuna dair fikriniz, bilimsel verileri derleyip, kendi bakış
açısını, arzu ve eğilimi de içine katarak paketleyip önümüze koyan birilerine
bağımlı olacaktır. “Bilginin
Paketlenmesi” olarak nitelediğim şey, uzmanlaşmanın zorunlu olduğu karmaşık,
detaylı ve derin bilimsel/ampirik verilerin birileri tarafından yorumlanarak
özet etiketler/ sonuçlar ile temsil edilir hale getirilmesidir.
Fikir sahibi olmak veya karar
vermek için başvurduğunuz bilgi paketlerinin etiketlerine itibar etmeyip, bilgi
paketini açıp -karmaşık, detaylı ve derin bilimsel/ampirik verileri
öğrenerek- aracısız bilgiye
ulaşabilirsiniz. Böylece bilgi paketini temsil eden etiketin, bilgiyi
paketleyenlerin kendi bakış açısı, arzu ve eğilimleri doğrultusunda saptırıp
saptırılmadığını ve saptırıldı ise ne kadar saptırıldığını kontrol
edebilirsiniz. Bu karmaşık, detaylı ve
bilimsel/ampirik verileri çalışabilmek/öğrenebilmek için gerekli asgari zihin
kapasitesi ve motivasyonun hiç de kolay bulunabilir düzeyde olmadığı gerçeğini
not düşelim. Bu gerçeği ihmal etsek bile önümüzde aşılması gereken önemli bir
engel bulunmaktadır. Her konu için karmaşık, detaylı ve bilimsel/ampirik
verileri çalışmak her zaman yapabileceğimiz bir şey midir? Yani enflasyonun
nedenleri ve sonuçları hakkında size söylenenle yetinmeyip ekonomi çalışabilir
ve ekonomi literatürünü öğrenerek kendi özgün fikrinizi geliştirebilirsiniz. Ya
üzerinde fikir sahibi olduğunuz diğer binlerce alan ne olacak? Teorik olarak
mümkün olan bu seçenek pratikte “imkansızdır”. Yani sizinle bilgi kaynağı
arasında her zaman ve mutlaka bilgiyi yorumlayan, şerh eden ve kendi
eğilimlerine göre şekillendiren aracılar bulunmaktadır/bulunacaktır.
Aracısız doğrudan ulaşılan bilgi,
bilgi dağarcığımızdaki toplam bilginin içerisinde insanı dehşete düşürecek
kadar düşük bir oranda olduğu düşünüldüğünde bizler, bilgi dediğimiz ama
aslında ikinci, üçüncü ve daha fazla el tarafından düzenlenmiş “bilgi
etiketlerine” dayanarak fikirler inşa ediyor, özgün ve doğru kararlar vermeye
çabalıyoruz. Çoğu zaman da fikirlerimizin dolaylı ve müdahale edilmiş bilgi etiketlerine
dayandığını fark bile edemiyoruz. Kendi icra ettiğimiz işimiz veya formasyon
kazandığımız mesleğimizin bile sadece küçük bir bölümüne ait bilgiye doğrudan
ulaşabiliyoruz. Eğer konu ekonomi ise dünyanın en ünlü cerrahı acemi bir yeni
yetme durumundadır. Eğer konu cerrahi ise Nobel ödülünü kazanmış bir ekonomist
gözü kapalı çaylaktır. Pek çok konuda
doğrudan bilgi edinme durumu adeta imkânsızı istemekle aynı şey olması
nedeniyle, pek çok alanda “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” durumu bizler
için “mukadderdir”. Aksi halde “Bilgi
sahibi olmadan fikir sahibi olmamak” kuralına uyacak isek hayatta sadece derin
eğitim aldığımız ve uygulama fırsatı bulduğumuz bir veya iki konuda fikir sahibi
olmayı göze almalıyız. O halde karar vermemiz beklenen sayısız konu üzerinde
nasıl fikir geliştireceğiz, hayatımızı nasıl inşa edeceğiz? Nasıl oy
kullanacağız, seçim vaatlerini nasıl değerlendireceğiz? Yanlış dış politika
kararlarıyla doğru kararlar arasında ayrımı nasıl yapacağız? Küresel ısınma
iddialarını nasıl değerlendireceğiz? Doğru eğitim politikalarını nasıl
belirleyeceğiz? Bize söylenen yalanları
nasıl tanıyacağız?
Bilginin başkasına aktarımını
sağlayan “bilginin paketlenmesi” insanlığın gelişimini hızlandırmış, bilginin
yayılım alanını artırmış ve yeni bilgilere ulaşmaya zaman yaratmıştır. Dönüp
dönüp tekerleği yeniden icat etmek durumunda kalmadan, daha öte bilgilere
yönelme imkânını yakaladık. Bu avantaja karşılık kaybettiğimiz ise bilginin
kaynağına dolaysız ulaşım hakkı/ imkânıdır. İşte bilginin istismarı ve manipülasyonu
böylece doğmuş, bize ulaşan bilgiye birilerinin arzu, kanaat ve eğilimleri
karışmaya başlamıştır. Yani bilgi kirlenmeye başlamıştır.
Bilginin doğrudan kaynağına bilişsel
olarak uzaklığınız arttıkça bize ulaşan bilginin kirliliği artmaktadır. Kirlenmiş bilgi, insanın “arka kapı”sını
hedef almaktadır. Arka kapı terimi yazılımda güvenlik bariyerlerini ve
mantıksal süreçleri bypass eden kısa yolları ifade etmek için kullanılır. Bu
yollar hata sonucu oluşabileceği gibi, programcı tarafından bilerek de
oluşturulabilir. Bilerek bırakılan arka kapılar programcısına engellenmeden
programa sızarak hükmetme imkânı sağlarken, hata sonucu bırakılan arka kapılar
bu kapıyı tespit eden art niyetliler için programa hükmetme ve onu ele geçirme
imkânı sağlar.
Yukarda anlatmaya çalıştığım,
insanın paketlenmiş bilgiye olan bağımlılığı aynı zamanda onun arka kapısını
oluşturmaktadır. Arka kapısı, karar mekanizmalarını ve kontrol
bariyerlerini bypass ederek insana ulaşmanın kısa yoludur. Kirlenmemiş bilgiye pratikte ulaşmadaki
zorluk nedeniyle insanın arka kapısı kullanılarak onda güdümlü fikirlerin
inşası kolaylaşmaktadır. Elinde seçme hakkı olacak kadar güçlü ancak dolaysız
bilgiye ulaşımı büyük ölçüde imkansızlaştığı için güdümlü fikirler inşasına
açık olacak kadar zayıf bireylerin “bireysel seçimleri”, kendileri başta olmak
üzere sınırlı sayıda insanı etkilemekte iken, bu bireylerin aldığı “kolektif
kararların” toplumların bugün ve yarınları üzerinde ne kadar güçlü etkilere
sahip olduğu gerçeği çözümü zor bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Belki de
demokrasiyi gözden düşürecek olan insanın bu özelliği olacaktır. Belki yeni ekonomik,
sosyal ve idari düzen arayışında önemli itici güç de bu olacaktır.
Demokrasinin kazılmakta olan
mezarından yükselen kazma kürek sesleri arasında insanda güdümlü fikirler inşa
edilmesinin önüne konabilecek engeller üzerinde düşünmeliyiz. Bu engellerden
mutlak bir başarı kazanmalarını beklemekten ziyade, ancak insanda güdümlü fikir
inşasını zorlaştırmaları beklenmelidir. Şu ilkeler başlangıç olabilir.
1-Hiçbir fikir mutlak bir değere
sahip değildir.
2-Sahip olduğumuz hiçbir fikir
değişmeden kalmayı hak edecek kadar sağlam olamaz.
3-Hiçbir fikir tapılacak kadar
mükemmel olamaz.
4-Fikirlerle kavga edilmez. Çünkü
fikirlerle kavga etmek onları değerlendirme ve anlama imkânımızı yok eder.
5-Her türlü farklılık mutlaka korunmalı
ve yaşatılmalıdır.
6-Fikir özgürlüğü insanın
özgürlüğünü korumanın ilk ve en önemli adımıdır.
7-Kendi fikirlerinden çok emin olan insan ya
aptaldır ya da insanların arka kapılarını kullanmaya niyetlidir.
8- Sonucunda kolektif değer veya zarar
yaratma potansiyeli içeren kararlar, bir kişiye veya bir guruba teslim
edilemez.
Sonuç olarak demokrasinin mezar
taşını, fikirlerle kavga eden bir toplum yaratarak dikebilirsiniz. Çünkü onlar
diğer fikirlere kapalı ancak arka kapıları sonuna kadar açıktır.
Fahreddin FIRAT
Fahreddin FIRAT
Yorumlar
Yorum Gönder