Kayıtlar

Öykü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Karadelikte Ölmek - Kaptan Zalu'nun Uzay Maceraları 3. Bölüm

Resim
Alarmın kulakları ağrıtan gürültüsü bile kaptana ulaşamadı. Yanıp sönen kırmızı ışık, kaptanın gölgesini kendi kanının oluşturduğu kırmızı lekeye düşürüyordu. Yazek’in metalik sesi duyuldu. ”Karadeliğin çekim gücüne kapıldık. Motora güç verilmeli. Otomatik kumanda acilen etkinleştirilmeli.” Kaptan bu uyarıya hiçbir tepki vermedi, düştüğü yerde hareketsiz yatmaktaydı. Yazek alarm ikazını daha da artırdı. Kaptan acı çeken bir yüz ifadesi ile hafifçe başını hareket ettirdi.   Yazek’in ekranında karakapan yıldız sistemi haritası belirdi. Haritada geminin yeri olarak belirlenen nokta ile karadeliğin ufuk çizgisi olarak çizilen yörünge arasındaki mesafe, hızla kısalan bir çizgi olarak gösteriliyordu. Tekrar yazek’in sesi odada yankılandı. “Karadeliğin ufkunu aşmak üzereyiz. Ana motorun acilen çalıştırılması gerekmektedir.” Öncü-1’i ekranda simgeleyen nokta hızla yanıp sönerken, her seferinde karadeliğin gözüne biraz daha yaklaşıyordu. Kapı gürültüyle sarsılarak açıldı. İçeri ikin...

İçimdeki Öteki - Kaptan Zalu'nun Uzay Maceraları 2. Bölüm

Kaptan aniden irkilerek doğruldu. Gözleri kumanda odasında bir şeyler arar gibi dolaştı. Bakışları bulanıklaştı ve sanki dışarıda değil de içinde bir şeyler arıyordu. Eliyle başını yokluyor sonra vazgeçiyor, oturuşunu değiştirip, tekrar yapacağı bir şeyler varmış gibi başını tekrar kontrol ediyordu. Her geçen dakika huzursuzluğunun arttığı belliydi. Yüzündeki şaşkınlık ifadesi acılı bir ifadeye dönüştü. Yerinde duramaz oldu. Ayağa kalktı, sendeleyerek kumanda masasına yöneldi. Bu gidiş amaçsızdı. Yeniden kaptan köşküne yöneldi. Oturamadı, dizleri üzerine çöktü. İki eliyle başını tutuyordu. Avazı çıktığı kadar “Yeter artık!” diye bağırdı. Kaptan köşkünün önünde iki büklüm başı ellerinin arasında yığılıp kaldı. O an seyrüsefer kılavuzu Yazekin ana ekranı parladı. Kaptan yığıldığı yerden doğruldu. Bakışı dağınıktı. Nereye bakacağını bilmez gibi gözlerini kumanda masasında gezdirirken bile çok daha uzağa bakar gibiydi. Yüzünde korkunun izleri vardı. Kumanda masasına yöneldi. Aceleyle ot...

Karadelikle Göz Göze- Kaptan Zalu'nun Uzay Maceraları 1. Bölüm

“Bu mesaj acil yardım çağrısıdır. Öncü-1 keşif gemisinden gönderilmiştir. Ben,  kaptan Zalu. Karakapan yıldız sisteminde keşif görevini yapmakta olan gemimiz tanımlayamadığımız bir nedenden dolayı sistem yörüngesi içerisinde hareketsiz kalmıştır. Boyutaçıcı motorlarımız çalışmamakta, haberleşme ağımız tamamen kullanılamaz haldedir. Seyrü sefer sistemimiz susmuş durumdadır. Bu bir saldırı olabilir ya da daha önce yeri işaretlenmemiş bir negatif enerji bataklığına saplanmış olabiliriz.  Dev bir ahtapotun kollarına düşen eski çağ gemileri gibi gemimiz sanki görülmeyen, tanımlanamayan, bizimle iletişime geçmeyen ve amacının ne olduğunu bilemediğimiz bir güç tarafından bulunduğumuz uzay noktada adeta çivilenmiştir. Kaderimizin getireceklerini bekler durumdayız. Karakapan yıldız sisteminin dış yörüngesini geçtikten sonra elektronik sistemlerimizde kaynağını tespit edemediğimiz sapmalar belirledik.” Kaptan başını kaleminin altındaki kâğıttan kaldırdı. Cızırtıyla açılan kapı, karşısı...

Cennetten Kovuluş - 8. Bölüm

Dumuzi yavaşça gözlerini açtı. Eliyle alnını yokladı. Kalkmaya çalıştı, ilk seferinde başaramadan tekrar samanların üzerine düştü. Tutabileceği bir yer aradı. İkinci hamlesinde bulunduğu oylumda doğruldu. Mağaranın içini gözleriyle taradı. Bakışları İnanna’nın oylumuna geldiğinde neden orada bulunduğunu hatırlamış gibi oraya yöneldi. İnanna tüm güzelliğiyle huzur içerisinde uyumaktaydı. Onu yeniden tanımak ister gibi sabırla bakışlarını üzerinde gezdirdi. Saçlarına dokunmak için elini uzattığında eli havada asılı durdu, öteye geçemedi. Tüm oylumlardaki gençler uyumaktaydı. Bulunduğu galeriden dışarı çıktığında ilerideki sahanlıktan hızla bir karaltının ilerlediğini gördü. Oraya doğru yorgun adımlarla yürümeye başladı. Kendini daha karanlık ve dar bir galeride buldu.  Yürüyüşünü dar yüksek basamaklı ve adeta göğe yükselen bir merdiven durdurdu. Takip etmeye başladığı karaltıyı kaybetmişti. Geri dönmek için tereddütlü bir hamle yaptı. Ancak bundan çabuk vazgeçti ve merdivenlere yöne...

Cennetten Kovuluş - 7. Bölüm

Köyün gençlerinin ergenliğe adım atacakları gün gelmişti. Sabah ellerindeki çiçek demetleriyle toplanan genç kızlar ve delikanlılar mabede doğru yürümeye başladılar. Tüm köy halkı yol boyunca her iki yandan onları kuşatmış olarak önlerinden geçerken üzerlerine bereketin sembolü buğday serpiyorlardı. Genç kızların zarif bedenleri etekleri yere kadar uzanan beyaz elbiselerin içerisinde ince bir dal gibi deviniyordu. Delikanlıların yakası açık dar gömlekleri henüz şekillenmeye başlayan güçlü vücutlarını örtemiyordu. Beyaz bir bulut gibi mabede doğru ilerleyen gençler, son çocukluk haklarını kullanmak ister gibi kaçamak bakışlarla geride kalan ailelerine bakıyorlar, çocukluktan kovulacakları bu gün, her çocuk için istenmesi meşru anne ve babalarının sevgisini son bir kez gözleriyle doyasıya tatmak istiyorlardı. Çocuklarının her adımda kendilerinden uzaklaştıklarını bilen anneler ve babalar ise zamanın geri döndürülemezliğini içlerinde yakıcı bir kırbaç gibi hissediyorlardı. Ve artık biliy...

Cennetten Kovuluş - 6. Bölüm

Evlenmemiş ergenler bereket mağarasında kendilerine ilham edilen eşleri, Tanrının bir buyruğu olarak kabul edip, seçerlerdi. Köydeki tüm mutlu yuvalar bereket mağarasının kutsal yol göstericiliğiyle kurulmuştu. Bu güne kadar iki delikanlının aynı genç kızı rüyasında görmesi veya iki genç kızın aynı delikanlıyı rüyalarında görmesi ne duyulmuş ne de görülmüştü. Bu da seçilen eşlerin tanrının her insanın alnına yazdığı kaderinin dosdoğru tecellisi olarak görülür, tanrının buyruklarının sorgulanmaması gerektiğine yorumlanırdı. Bereket mağarasından el ele çıkan eşlerin, yalnız dulların ve eşlerini bulmuş ergenlerin yüzlerine yansıyan sükûnet aşkın uhrevi yanının ifadesinden başka bir şey değildi. Şehvetin çirkinliği, kiri ve özünde taşıdığı şiddeti geride bırakan bu insanlar, çekilen şehvet sularının gizlediği nice manevi güzelliği içlerinde bulurlardı. Bu tabii ki tanrının bir mucizesi idi. Tanrı şehvetin kirlerini onlardan uzaklaştırmıştı. Dünyaya gelen tüm çocuklar bu kire bulaşmamış eş...

Cennetten Kovuluş - 5. Bölüm

O yaz, önceki yazlar gibi olanca sıradanlığıyla geçmekteydi. Telaşla ekinler biçiliyor, hayvanların kışlıkları hazırlanıyor; dalında sabırsızlanan meyveler toplanıyor, toplanan meyveler köyün kadınlarınca kışlıklar olarak hazırlanıp yerleştiriliyor, tüm köy yaz tükenmeden kış yiyeceklerini hazırlamak için var güçleriyle çalışıyordu. Peder, bu hummalı çalışmadan duyduğu memnuniyet yüzündeki tebessüme yerleşmiş halde köyde dolaşıyor, rastladığı köylülere, tanrının çalışan insanlara müjdesini hatırlatıyordu. “Siz, tanrının bahşettiği ekinleri ona şükrederek derenler, sizlerin döktüğü her damla ter cennette tahtınızın üzerinde birer inci olacaktır. Tanrı’nın emrettiği şekilde çalışarak terleyen insanın kokusu Tanrı için cennetin kokusu gibidir. Bu gün ter dökenler yarın cennetin mis kokulu gül bahçesinde buluşacaklardır.” diyordu. Kış geldiğinde sıcak evlerinde afiyetle yiyeceklerini hazırlayan köylüler de kendilerini tanrının krallığını kuşatmış kâfirlerin üzerine atılan kahredici fedail...

Cennetten Kovuluş - 4. Bölüm

Ertesi sabah erkenden uyanan Dumuzi, annesinin akşamdan özenle hazırlayıp odasına koyduğu temiz elbiselerini çabucak giydi. Odasından çıktığında yeni yapılmış Pazar kekinin taze kokusunu aldı. Pazar sabahlarının bu kokusu Dumuzi’yi her zaman alıp uzaklara, çok uzaklara götürürdü. Babasının hayatta olduğu o mutlu günlere… Pazar günleri yeni elbiseleri giydirilmiş olarak annesinin elinden tutarak salona götürdüğünde babasının keyifle piposunu tüttürdüğünü gördüğü o günler; mutluluğun o yaşlardaki bir çocuk için yapılabilecek yegâne tarifiydi. Ama artık Dumuzi’nin mutluluktan ne anladığı da son zamanlarda değişmeye başlamıştı. Mutluluk artık onun için içinde İnanna olmadan tarif edilemez olmuştu. Annesinin sevgisine, babasının hatırasına ihanet sayılır mıydı? İçinde derinlerde ince bir utanç duydu. Duyduğu bu utanç, hayaline düşen İnanna’nın gülümseyen yüzü ile dağılıverdi. Annesini salonun ortasında temiz elbiseler içerisinde hazır buldu. Annesiyle karşılaştığında yüzündeki tebessümün o...

Cennetten Kovuluş - 3. Bölüm

Köy, uzaktan göründüğünde, Dumuzi ve Peder iyice yükselen güneşin sıcağını hissetmeye başlamışlardı. Dumuzi, parlayan kapkara kayaların oluşturduğu derin bir vadinin yeşil dar tabanında kurulmuş köyü seyretti. Köyün hemen arkasında yükselen bir tepe vadinin bu tarafını kapatmaktaydı. Tepe, öbek öbek çalılarla kaplıydı. Her iki yanda yükselen yamaçların sadece alt kısımlarda kayalara tutunabilen bodurlaşmış ağaçlar bulunan vadi, köyden uzaklaştıkça açılıyor, dar tabanı genişliyordu. Tarlalarına gitmek için yollara düşmüş köylüler, köyün tek çıkışı olan vadi boyunca açılan patikalardan gruplar halinde ilerliyorlardı. Kiminin omzunda çapa, tırpan, yaba; kiminin elinde su testisi, yemek sepeti vardı. Bu patikaları, yıllardır köylülerden başka hiçbir yabancının kullandığını hatırlayan veya duyan kimse yoktu. Köye bu güne kadar hiçbir yabancı uğramamış ve köyden ayrılan birkaç kişi de geri dönmemişti. Köyden ayrılmak isteyenler her seferinde pederin itirazı ile karşılaşmış “Tanrının yarat...

Cennetten Kovuluş - 2. Bölüm

          Tanrı’nın sevgili kullarına bahşettiği üstünlükler tabii ki, kimseyi şaşırtmazdı. Peder İsois, kainatı yaratan Tanrı’nın adeta bu köydeki gölgesi, sesi ve nefesi idi. Tanrı sanki köy halkıyla peder aracılığıyla özel olarak konuşur, bu köye has şefkatini onun sevecen tebessümü ile gösterirdi. Peder her konuda tüm köylülerin güven ve saygısını kazanmıştı. O köyün her şeyi idi; hem ruhani lideri ve bilgesi hem yöneticisi, hem doktoru hem de öğretmeni idi. Köyde baş gösteren anlaşmazlıkları o çözer; herkes de o’nun önerdiği çözümü kabul ederdi. Peder İsois sahip olduğu engin bilgi ve Tanrı’nın desteği ile her sene kimin hangi ürünü ekmesi gerektiğini belirler; her yıl da onun bu isabetli kararıyla alınan bol mahsul köylüleri ve hayvanlarını doyurmaya yeterdi. Nereden geldiği, bir ailesi olup olmadığı bilinmeyen pederin hatta kaç yaşında olduğu bile köylülerce bilinmezdi. Köyün en yaşlısı olan Davut dede bile, Peder’in kaç yaşında olduğunu bilmiyordu. Yaşı...